Sitemize destek vermek için aşağıdaki kodları sitenizin ana sayfasında uygun bir yere yapıştırabilirsiniz.

8 Eylül 2008 Pazartesi

Yine ben yine yarışma konumuz lida=)

Merhaba Bugün yeni bir yarışmaya başladım. bu yarışmanın adı Lida Bu yarışamadaki amacımız Lida kelimesinde google'da ilk 10 içerisine girebilmek. işimiz biraz zor olsada zorun üstesinden gelmeyi başarabileceiğimi tahmin ediyorum. şimdikil bu kadar sevgiler.

21 Ağustos 2008 Perşembe

Blog güncelleme.

Bu bloga uzun zamandır yazmıyordum fakat burayı artık SEO yazrışmaları hakkında ve SEO hakkında bilgilendirme amaçlı yazılar yazmak için kullanacağım.

Bu yıl R10.net tarafından 3. sü düzenlenen SEO yarışmasından bahsedeyim biraz.

1. Yarışma 05 haziran 2008 saat 22:30'da başlayacak ve 31 aralık 2008 saat 23:59 da bitecektir..
Yarışma kelimeleri (tırnak içinde):
"adtech ile reklam 2.0 dönemi başlıyor ve Trkycmhrytllbtpydrklcktr r10.net seo yarışması"

2. Google.com.tr adresi farklı datacenterlarda yayın yapıyor. Datacenterlar arası tam senkronizasyon yarışmanın biteceği zaman gerçekleşmemiş ise farklı sıralama sonuçları doğacaktır bu sebeple yarışma sonuçlarını kontrol için belli bir ip adresini referans kabul edilmesi daha uygun olacağı için belirlenen ip adresleri:
Ana ip adresi: 66.249.93.147
Yedek ip adresi: 66.249.93.99

3. Yarışmamızın Sponsoru "AD İnteraktif Reklam Hizmetleri Ticaret A.Ş" firması yarışmaya katılacak sitelerde" adtech text reklamlarının" olmasını ve en az 1 reklam alanında "adtech text reklam" kodunu sitelerine koymalarını zorunlu olarak istemektedir. Bu sebeple eğer adtech yayıncısı değilseniz buradan üyelik alıp yarışmaya katılacağınız sitenize adtech reklam kodlarından en az 1 tanesini koymanız gerekmektedir. Sitenizde yayınlayacağınız adtech text reklam gelirleriniz hesabınıza ay sonunda yatırılacaktır. Bu sayede yarışmacılar adtech reklamlarındanda para kazanabileceklerdir.

4. Yarışmaya katılım ücretsizdir. Yarışmaya katılacak domainin register tarihi 05 haziran 2008 tarihinden sonra olmalıdır. Yarışmanın ilan tarihinden önce kayıt edilmiş domainler katılırsa diskalifiye edilecektir.

5. Subdomain ile yarışmaya katılamazsınız. Ücretsiz alan adları ile yarışmaya katılamazsınız. Ücretsiz bloglar ile yarışmaya katılamazsınız. (siteadi.blogspot.com vs vs.)

6. Yarışmaya katılabileceğiniz site sayısı konusunda sınırlandırma bulunmamaktadır. İstediğiniz kadar siteniz ile yarışmaya katılabilirsiniz.

7- Yarışmaya katılan siteler r10.net nofollow kullanılmadan link vermeleri zorunludur.

"adtech ile reklam 2.0 dönemi başlıyor ve Trkycmhrytllbtpydrklcktr r10.net seo yarışması"

"adtech ile reklam 2.0 dönemi başlıyor ve Trkycmhrytllbtpydrklcktr r10.net seo yarışması" Güzel bir yarışma oluyor heleki iyinetteki yarışmanın sonlandırılmasından sonra tüm SEO'cuların bu yarışmaya yönelmesi işleri daha da kızıştırdı sanıyorum.

4 Mart 2008 Salı

Küresel ısınma hızlanıyor

Science dergisinde yayımlanan araştırmaya göre, atmosfere salınan sera gazlarının yüzde 15’ini emen Güney Kutbundaki okyanus çukurları, bu işlevlerini kaybetmeye başladı. Bu da, küresel ısınmanın daha da korkutucu boyutlara geleceği anlamına geliyor.

buzullar

İSTANBUL - Küresel ısınma, Güney Okyanusu’nun karbondioksit (CO2) soğurmasını azaltıyor. Uluslararası uzmanlardan oluşan bir ekibin 4 yıl boyunca yaptığı ve Science dergisinde yayımlanan bir araştırma, gelecekte küresel ısınmaya yol açan karbondioksit oranının tahmin edilenden daha yüksek olacağını ve küresel ısınmanın hızlanacağını ortaya koydu.

Zira araştırmaya göre, atmosfere salınan karbon gazının yüzde 15’ini emen Güney Kutbundaki okyanus, artık bu işlevini tam anlamıyla yerine getiremiyor.

Bunun nedeni de küresel ısınmanın etkisiyle rüzgarların şiddetinin artması. Okyanuslardaki karbondioksitin büyük kısmı diplerde bulunuyor. Kuvvetli rüzgarlar da, Antarktika kıtasını çevreleyen denizlerde diplerdeki karbondioksit taşıyan suları yüzeye çıkarıyor. Yüzeydeki karbondioksit yeniden atmosfere karışıyor.

Sonuçta, atmosferdeki karbon gazı miktarının çoğalması, küresel ısınmayı yüzde 30’a kadar artırabilir.

Araştırma, Antarktika’da sera etkisi yaratan gazların birikmesi ve ozonun azalmasının neden olduğu hava akımlarının yoğunlaşmasının, soğurma kapasitesini doyma noktasına getirerek suda biriken karbondioksidi (CO2) açığa çıkardığını da gösterdi.

fabrikalar

“BU CİDDİ BİR DURUM”
Araştırmanın katılımcılarından East Anglia üniversitesinden Corinne Le Quere, “İlk kez iklim değişikliğinin Antarktika Okyanusu’nun havadaki karbondioksidi (CO2) soğurma kapasitesinin doygunluk noktasına ulaşmasının sorumlusu olduğunu söyleyebiliriz, bu ciddi bir durum” dedi. Le Quere, “iklim değişimiyle ilgili tüm bilgi işlem modellerinin bu olayın bu yüzyıl boyunca yoğunlaşarak süreceğini gösterdiğini” belirtti.

Bu araştırmaya katılanlardan Chris Rapley, 19. yüzyıldaki endüstri devriminin başlangıcından bu yana, okyanusların, insanların faaliyetleri nedeniyle atmosfere salınan 500 milyar ton karbonun yaklaşık dörtte birini soğurduğunu söyledi.

araclar

ATMOSFERDEKİ SERA ETKİSİ VE ISINMA ARTACAK
Bilimadamları bu oluşumun tahmin edilenden 40 yıl önce ortaya çıktığına dikkat çekiyor.

Yeryüzünde temel olarak 2 karbon kuyusu bulunuyor. Okyanuslar ve biyosfer.

Bilimadamları, okyanuslar, denizler, göller ve ormanların, insan faaliyetlerinden kaynaklanan CO2 salımının yaklaşık yarısını soğurduğunu, Güney Okyanusu’nun tek başına bu işlemin yüzde 15’ini yerine getirdiğini belirterek, bu okyanusun doyma noktasına ulaşmasıyla atmosferde daha fazla CO2’nin kalacağını ve atmosferdeki sera etkisinin ve ısınmanın artacağını kaydettiler.

Uzmanlar doğal yollarla emilimin zorlaştığına dikkat çekerek, atmosfere salınınan sera gazlarının oranının sınırlandırılmasının önemini vurguluyor.

Kaynak: NTV-MSNBC VE AJANSLAR

13 Aralık 2007 Perşembe

Küresel ısınmanın etkileri

İnsanlık daha şimdiden küresel ısınmanın birçok sonucuyla karşı karşıya. Küresel ısınma okyanusları, tarım, orman ve kent alanları ile balık tutulan bölgeleri, yiyecek ve iş kaynaklarını, kıyı kentlerini ve insan sağlığını etkilemeye başlamıştır.

Küresel ısınmanın yarattığı iklim değişikliğinin sonuçlarından bazılarını şöyle sıralayabiliriz:

İklim değişikliği sonucu canlı kompozisyonları yavaş yavaş değişiyor, tür çeşitliliği giderek azalıyor, doğal yaşam alanları ortadan kalkıyor. Kuş ve memeliler yeni iklim koşullarına uyum sağlayamıyorlar. Kostarika'ya özgü altın kaplumbağalar küresel ısınma kurbanı ilk tür. İngiltere'de son 25 yılda 22 milyon çift kuşun 17 milyon çifti yok oldu.

İklim değişikliği insan ve hayvan göçünü beraberinde getiriyor. Örneğin Türkiye üzerinden Avrupa'ya gitmeye çalışan göçmenlerin büyük bölümü Afrika ve Asya'da iç savaşların yanısıra, kuraklık, salgın hastalık ve kıtlığın pençesindeki ülkelerden gelmektedir.

Uzmanların açıkladığına göre, Güney Kutbu'ndaki dev buzul kütleleri çözülerek ayrılıyor. '95'ten sonra buzulların kopma süreci hızlandı. Güney Kutbu'nda yaz sıcaklıklarının normalden 1-2 derece fazla olması buzulların erimesini önemli oranda hızlandırdı. Kuzey kutbundaki buz tabakasının %40 inceldiği düşünülüyor. Kutuplardaki buzullar artık karbondioksit yok eden kaynaklar olmaktan çıkıp karbondioksit yayan kaynaklar haline gelmiş durumda.

AB bünyesinde yürütülen Permafrost ve Avrupa'da İklim Projesi'ne göre Alp Dağları'ndaki buz kütlesi eriyor. Avrupa'nın en büyük buzul kütlesi Breidamerkurjokull'un buzlarında büyük bir delik açılmış, bu buzul iki yıl içerisinde parçalanıp sulara karışacak.

Afrika'daki ünlü Klimanjaro Dağı son yüzyılda buzul kütlesinin 3/4'ünü yitirdi. Diğer kıtalardaki dağlar da buzullarının büyük kısmını yitirdi. And Dağları'nda buzulların 1/4'ü eridi. Bolivya ve Peru buzullarını inceleyen Fransız bilim adamı Bernard Pouyaud'a göre, "insanoğlu sermayeden yemeye başladı".

Buzullardaki bu erime deniz seviyesinin yükselmesini de beraberinde getiriyor. Örneğin NASA'nın açıklamasına göre, Grönland'da eriyen buzlar yılda 4,5 trilyon litre su oluşturuyor.

Geçtiğimiz yüzyılda deniz seviyesi 15-20 cm yükseldi. ABD Çevre Koruma Ajansı'na göre, bunun 2-5 cm'si buzul erimesi, 2-7 cm'si okyanuslardaki ısınmadan dolayı genleşme, % 1'lik kısmı ise yaşanan çökelme sonucu meydana geldi. Yükselme nedeniyle denizsuyu kıyılara yakın tatlı su kaynaklarına karışıyor ve bu içme suyu sıkıntısı doğuruyor. Deniz seviyesinin yükselmesi sonucunda Pasifik'te Kribati bölgesinde 3 ada sulara gömüldü.
İngiltere Çevre Kirliliği Kraliyet Komisyonu'nun 2000 yaz raporuna göre, küresel ısınma, deniz seviyesinde değişiklik dışında yağmur yağışlarında da değişikliğe neden oluyor.

Monaco Oşinografi Müzesi Direktörü Prof. Doumange denizlerin ciğerlerine benzettiği mercan resiflerinin küresel ısınmaya bağlı olarak yok olduklarını söylüyor.

BM Çevre Pogramı uzmanlarından Sverin Tveidtal, permafrost alanların (donmuş toprakların) küresel ısınma nedeniyle çözüldüğünü söylüyor. Bunların çözülmesiyle birlikte binlerce yıl boyunca sakladıkları sera gazları atmosfere çıkıyor, bu ise bir kısır döngü şeklinde küresel ısınmayı arttıracak. Permafrost alanlar Alaska'nın %80'ini, eski Sovyet topraklarının ve Kanada'nın yarısını, Antartika'nın ise hemen hemen tamamını kapsamaktadır.

ABD Çevre Koruma Fonu'nun açıklamalarına göre geceler daha çok ısınıyor, bu durumda gece gündüz farkı azalıyor. Göl sularının ısınması sürüyor.

Güç santralleri, taşıtlar ve fabrika bacalarının ürünü olarak atmosferde biriken gazlar daha sonra asit yağmurlarına neden oluyor. Bu ise yağmur ormanlarının yanısıra birçok canlı ve bitki türünün yok olmasına yol açıyor ya da büyümesini engelliyor.

Kanada'da hortum, Alaska'da ilk kez fırtına, Hindistan, Bangladeş, Kolombiya ve İsviçre'de sel, Ortadoğu ve Asya'da kuraklık... Bunlar geçtiğimiz yıl doğal olduğu şüpheli afetlerden bazıları. Bunlara geçtiğimiz Temmuz sonunda Güney Afrika'da ve Arabistan'da kar yağması da eklenebilir.

'98 yılı verilerine göre, 56 ülkede sel baskını, 45 ülkede kuraklık yaşanmış. Amerika'da bulunan World Watch Institute adlı doğa araştırma grubunun bir incelemesine göre, '97'de küresel ısınma nedeniyle artan buharlaşma sonucu yağan yağmurlar ve fırtınalardan dolayı 92 milyar dolar maddi zarar meydana gelmiş. "96'da aynı nedenlerden dolayı meydana gelen zarar ise 60 milyar dolar. '97'de meydana gelen sel, yağmur ve kasırgalar dolayısıyla 300 milyon insan evsiz kalmış.


Kaynak:

Küresel ısınmayı durdurmak için...

TEMA, küresel ısınmayı durdurmak için herkesin uygulamaya koyabileceği bir dizi önlem alınmasını öneriyor.

TEMA yetkililerinden alınan bilgiye göre, küresel ısınmaya karşı kişisel çabalar yetersiz olabiliyor, ancak hep beraber hareket edildiğinde etkili oluyor. Evleri ısıtmak ve soğutmak için kullanılan enerjiden, yapılacak ufak değişikliklerle tasarruf yapılabileceğini belirten TEMA yetkilileri, daha az enerji kullanımı için şu önerilerde bulundu:
Evimizin yalıtımını iyi yapalım. İyi yalıtılmış çatılar metrekarede 15 litre yakıt tasarrufu sağlayabilir. İç ve dış duvarların yalıtımı, eski binalarda zor da olsa ısıyı korur.
Doğru oda sıcaklığı sağlanmalı. Çalışma ve yaşama alanları için ortalama 20-21 derecedir. Bu değerlerden aşağı her derecede yüzde 6 oranında ısınma giderlerinden tasarruf edilir. Gece düşürülen ısı da aynı yönde etkili olacaktır. Üşüyünce her zaman biraz daha fazla giyinebiliriz. Kullandığımız odaları ısıtalım. Sürekli oturmadığımız odaların ısıtıcıları kapatılabilir, daha az kullanılan yatak odası, misafir odası ve banyolardaki ısıtıcıları ise gerektiği zamanlarda kullanabiliriz.
Havalandırma, az ve öz olmalı. Bütün gün yarı açık bir pencere ve çalışan bir radyatör, odamız yerine sokağı ısıtır. Geceleri panjurları, perdeleri, storları kapatalım. Tek camlı pencerelerimizi şeffaf izolasyonla kaplayabiliriz, ucuzdur ve yüzde 6-10 enerji giderlerini azaltır.
Elektrikli ısıtıcıları asgari düzeyde kullanalım. Elektrikli radyatörleri ancak acil durumlarda kısa süreli kullanalım. Her türlü elektrikli ısıtıcı yoğun enerji tüketir.
Isıtma sistemlerinin birkaç yılda bakımları, temizliği yapılmalı, havaları alınmalı. Bakımı yapılmış sistemler yüzde 10 civarında enerji tasarrufu sağlar.
Çamaşırlarımızı kaynar su yerine ılık suda yıkayalım. Aynı temizliği ve yüzde 50 enerji tasarrufu sağlamış oluruz.
Bulaşık makinesi tam doluncaya kadar bekleyelim. Makineye bulaşıkları koymadan önce çalkalamayalım, bırakalım doğru seçtiğiniz ekolojik deterjanlar işlerini yapsın.

ESKİ BUZDOLAPLARI YÜZDE 40 FAZLA ENERJİ HARCIYOR
Dışarısıyla içerisi arasındaki her 1 derecelik farkın, yüzde 10 oranında ısınma ve soğutma faturalarına yansıyacağını ve sera gazlarına ekleneceğini vurgulayan yetkililer, konfor ve ekonomi için oda sıcaklıklarının kışın 18-20, yazın da 23-25 derece olmasını önerdi.
Az enerji harcayan ampullerin kullanılması gerektiğini, ifade eden yetkililer, “Akkor ampullerimizi tasarruf ampulleriyle değiştirelim. Tasarruf ampulleri yüzde 80 daha az enerji harcar, daha çok ışık verir ve uzun ömürlüdür” dedi.
Eski buzdolaplarının yenileriyle değiştirilmesi önerisinde bulunan yetkililer, 10 yıl önce üretilen buzdolaplarının bugünkü modellerden yüzde 40 daha fazla enerji tükettiğini, bu miktarın evin üç aylık aydınlatma tüketimine eşdeğer gelebileceğini bildirdiler.
Bilgisayarların, müzik setlerinin, televizyonların uyur konumda bırakılmaması gerektiğine dikkati çeken yetkililer, kumandadan kapatılmış televizyonların açık konumda oldukları kadar enerji harcadığını kaydetti.
TEMA yetkilileri, 4 kişilik bir ailenin, musluğun gereksiz yere akmasına izin vermeyerek, kısa duş alarak, bulaşıklarını makinede yıkayarak, gereksiz yere sifon kullanmayarak, güneş battıktan sonra bahçe sulayarak, bir yılda 140 ton su tasarrufu yapabileceğini söyledi.

İŞ YERİNDE NELER YAPILABİLİR?
İş yerlerinde aydınlatma, ısınma, soğutma, bilgisayarlar, yazıcılar, fotokopi makinelerinin de küresel ısınmaya katkıda bulunduğuna işaret eden yetkililer, şu önerilerde bulundu:
Evdeki kurallar iş yeri için de geçerlidir. Bunlara bir de çalışanların ulaşımı, uçak yolculuklarını, kağıt kullanımlarını da eklersek iş yerlerinin küresel ısınmaya etkisinin azımsanmayacak miktarda olduğu görülür. Dolayısıyla karbon salımı azaltma çabamızda iş yerlerimiz önemli bir yere sahiptir. Bilgisayarlarımızı kapalı tutalım. Bilgisayarlarımızı üç saatten fazla bir süre, ekranımızı 30 dakikadan fazla bir süre kullanmayacaksak kapatalım.
Kahve-çay makinesini açık bırakmayalım. Sıcak durması için termos kullanabilirsiniz.
Enerji tasarrufu etiketine dikkat edelim. İş yerimize tasarruflu ofis donanımları seçelim. Sadece enerji tasarrufu değil, bütçemize de katkı sağlamış oluruz.
Alternatifler düşünelim. İş yerimizde, bisiklet kullanımını teşvik edelim. Toplu ulaşım araçlarının kullanılmasını, araçların paylaşılmasını kağıtların geri kazanımını düşünerek hareket edelim.
Karbondioksit salınımının en önemli kaynağı, kara ve hava taşıtlarının oluşturduğu ulaşım sektörüdür. Uçaklar küresel karbondioksit miktarının yüzde 12’sini oluştururlar.
Arazi araçları, pikaplar, minibüsler gibi yüksek motor hacimli araçlar diğerlerine göre daha çok yakıt tüketirler. Bu tip büyük araçları kullanmaktan kaçınalım.
Eğer 30 saniyeden fazla bekleme yapacaksak kontağı kapatalım.
Lastiklerimizi kontrol edelim. 0,5 bar eksiltilmiş hava, yakıt tüketimimizi yüzde 5 arttırır. Bagajdaki gereksiz yükleri ayıklayalım. Aracımız, 100 kiloluk bir yükle 100 kilometrede 1 litre daha fazla yakıt tüketir.
Arabamız dururken ısıtmaya çalışmayalım. Yürürken daha hızlı ısınır ve daha az yakıt tüketir.

TÜKETİME DİKKAT
Küresel ısınmanın önlenmesinde günlük gıda tüketiminin de önemli rol oynadığını belirten yetkililer, önerilerine şöyle devam etti:
Organik ürünleri seçelim. Çiftçiler her yıl milyarlarca ton tarım ilacı kullanırlar. Bu ilaçlar zararlıları öldürürken toprağın içindeki karbonu tutan mikroorganizmaları da öldürür. Dolayısıyla karbon toprakta tutunamadığı için atmosfere karbondioksit olarak salınır. Organik olmayan tarım ürünleri sadece sağlığımıza zararlı olmayıp küresel ısınmaya da yol açar.
Yerel ürünlerle beslenelim. Çok seyahat etmiş ürünler bize ulaşana kadar karbondioksit salınımına neden olurlar.
Mevsiminde yiyelim. Ulaşımın yol açacağı sera gazlarını önlemiş oluruz.
Atıkları azaltalım, geri dönüştürelim ve tekrar kullanalım. Evimizde ne kadar atık ürettiğimizi düşünelim. Halen çevresel maliyetler atık yönetimine yansımamaktadır ve Avrupa Birliği ülkelerinin yüzde 60’ında çöpler gömülerek ortadan kaldırılmaktadır.
Yeşil enerjiye yatırım yapalım. Yeşil enerji üreten firmaların hisse senetlerini tercih edelim. Yeşil enerji geleceğin enerjisidir.

Kaynak: ntvmsnbc.com

Küresel ısınma, nemin de artışına yol açıyor

İnsan etkinliklerinin yol açtığı küresel ısınmanın, sadece dünyanın ısının daha fazla artmasına değil, rutubet artışına de yol açtığı belirtildi.

Nature (Doğa) dergisinde yayımlanan bir çalışmada, sıcaklıkları daha dayanılmaz hale getiren nemin yüzeye yakın havadaki oranının yaklaşık son 30 yılda yüzde 2,2 arttığı kaydedildi.
Bilgisayar örneklerinin, bu durumun tek açıklaması olarak insanın yol açtığı küresel ısınmayı gösterdiği belirtilen çalışmanın sahiplerinden İngiliz East Anglia Üniversitesinden Nathan Gillett, nem oranındaki bu değişimin, küresel ısınma sonucu sıcaklığın insanda yarattığı sıkıntıda önemli etkisi bulunduğuna işaret etti.

Belirli nem değişiklikleri üzerinde yapılan çalışmada, 1973-2002 yılları arasında havadaki toplam nem oranının ölçüldüğü belirtildi.

Bu arada çalışmayla doğrudan bağlantısı olmayan Miami Üniversitesi sağlık ve iklim araştırmacısı Laurance Kalkztein, nem oranındaki artışın insanlar için tehlikeli olabileceğini, çünkü bunun vücudun kendini kendini soğutmasını daha zorlaştıracağını vurguladı.

Çalışmanın sahiplerinden, Yale Üniversitesinden iklim araştırmacısı Katharine Willet de nemin, kürenin çoğu bölgesinde arttığını, ABD’nin batısı, Güney Afrika ve Avustralya’nın bazı bölümlerinde havanın daha kuru olduğunu kaydetti.

Fizik kuralları uyarınca sıcak havanın daha fazla nem tutabilmesi nedeniyle, çalışmadaki bulgular iklim araştırmacılarını şaşırtmazken, çalışmada, şu anki nem artışının önemli oranda olduğunun ve bunda sera etkisi yaratan gazların salımının etkisi olabileceğinin ortaya konulduğuna dikkat çekiliyor.

Çalışmanın ayrıntıları, Nature dergisinin internetteki http://www.nature.com/nature” adresinden görülebilir.


Kaynak:ntvmsnbc.com

Fosil yakıtlar tükenince ne yapacağız?

National Geographic Türkiye dergisi dergi bu ayki sayısında petrolün veliahtını arıyor...

Batı ülkeleri dev rüzgar tribünleri, dev güneş panelleri üretiyor. Pirinç kabuklarından çöpten, atık yağlardan enerji üretmeye çalışıyor ve hidrojen tüketen otomobiller Avrupa sokaklarında dolaşıyor.

Tüm bu çabaların nedeni halen aktif olarak kullanılan fosil yakıtlar tükendiğinde “ne kullanacağız?” sorusuna yakın zamanda net bir cevap verilemeyeceği korkusu.

Artık bir çok ülkede satışı yapılan bioyakıtlar ise yakıt ihtiyacını karşılamaktan uzak. National Geographic dergisindeki araştırmaya göre, biyoyakıtların petrolün yerini alması için tarıma ayrılan arazilerin en az iki katına çıkması gerekiyor.

Tüm bu çalışmaların bir noktada düğümlenmesi ise riskli olmasına rağmen akıllara nükleer enerjiyi getiriyor.

Dünya önümüzdeki yıllarda artan petrol üretiminin zirve yapıp ardından düşüşe geçmesini beklerken gelecekte neler olacağı ise bulunacak veliahta bağlı.

Kaynak:ntvmsnbc.com