Sitemize destek vermek için aşağıdaki kodları sitenizin ana sayfasında uygun bir yere yapıştırabilirsiniz.

11 Ekim 2007 Perşembe

Kuresel isinma

İklim bilimcilerin geçen hafta Fransa’nın başkenti Paris’te gerçekleştirdiği İklim Değişikliği Konferansı’nda ortaya çıkan tablo, yakın gelecekte bir çok ülkenin bugünkünden daha büyük bir tehlike ile karşı karşıya olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. 130 ülkeden 500 delegenin katıldığı 4 gün süren oturumlarda ele alınan alınan konuların başında küresel ısınma ve sera gazının kullanımı vardı.



Toplantı sonrası Hükümetler Arası İklim Deşikliği Uzmanlar Grubu (GIEC) tarafından yayınlanan 21 sayfalık raporda, küresel ısınmanın son 50 yılda yüzde 90 oranında insan eliyle yaratıldığı ve asırlarca süreceği yer aldı. Rapora göre 2100 yılına kadar sıcaklık 1.8 ila 4 derece artacak, okyanuslardaki su seviyesi 18 ila 59 cm yükselecek ve şiddetli fırtınalar yaşanacak. İklim bilimcilerin yaşanacak felaketlerin ana nedeni olarak gösterdiği sera gazı salınımının artması, gözleri Kyoto Prokolü’ne çevirdi.




Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (UNFCCC) kapsamında 15 Şubat 1997 tarihinde Japonya’nın Kyoto kentinde imzalanan Kyoto Protokolü ile, özellikle fosil yakıtların tüketilmesinin yol açtığı iklim değişikliklerinin önlenmesi amaçlanıyodu. Dünyanın en çok sera gazı üreten ülkeler arasında yer alan Türkiye’nin de imzalamadığı protokol, ABD’nin karşı çıkışlarına rağmen 187 ülkenin taraf olmasıyla uluslararası bir birlikteliğe büründü. İklim değişikliğini bu yıl derinden yaşayan Türkiye, uzmanların açıkladığı rapor üzerine Acil Eylem Planı hazırlayarak, soruna ’Ayşe Teyze’ ve ’düdüklü tencere’ ile çözüm aramaya çalışıyor. Tarım ve Köyişleri, Enerji ile Çevre bakanlıklarının hazırladığı planda ise, dünya iklimcilerinin dikkat çektiği sera gazı kullanımını azaltma ve Kyoto Protokolü’nü imzalama yer almıyor.




Yeşilay: Türkiye kaybeder




Gelişen teknoloji karşısında dünyanın sonunun hazırlandığını duyuran Yeşilay, ’Bizim kuşaklar şimdilik idare ediyor da, gelecek kuşaklar ne yapacak? Onlardan aldığımız mirası maalesef koruyamadık’ açıklamasında bulundu. Türkiye bu protokolü imzalamaz ve bu konuda üzerine düşenleri yapmazsa imzalamayan diğer ülkeler gibi ağır eleştirilere uğrayacağını ve birçok açıdan kaybedeceğini belirten Yeşilay, Türkiye’nin küresel ısınmaya karşı ’Ben kendi imkanlarımla bir çalışma yapmak istiyorum’ havası içinde olduğunu kaydetti. Yeşilay, kendi imkanlarıyla kısmen tedbirler alınabilse dahi uluslararası işbirliğinin şart olduğunu ve bu durum bütün canlıları ilgilendirdiği için dünyanın hiç olmazsa bu konuda el ele vermesini istiyor.




Greenpace: Seragazı gizlendi


Türkiye’nin 2004 yılında dünyanın sondan üçüncü ülkesi olarak BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’ni onayladığını ve yıllarca kişi başına sera gazı salımları ’çok düşük’ diyerek yenilenebilir enerji ve enerji verimliliği politikalarını geri plana attığını açıklayan Greenpeace, ’Bununla birlikte BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’nde (BMİDÇS) Ek 1 ülkeleri içinde seragazı salımları 1990’dan bu yana en hızlı artan (%70’in üzerinde) ülke olduğumuz ortaya çıktı. Türkiye toplam seragazı salımında anlaşmaya taraf 167 ülke arasında dünyada ilk 20 ülke içinde yer alıyor. Kişi başına yılda ortalama yaklaşık olarak 5 ton karbon dioksite eşdeğer seragazı üretiliyor. Bilim insanlarına göre iklim değişikliği ile mücadele için kabul edilebilir sınır 1-2 ton’ ifadelerine yer verdi. Türkiye’nin yasalarla belirlenmiş herhangi bir seragazı salınımı düşürme veya yenilenebilir enerji hedefi olmadığını belirtten Greenpeace, Enerji Verimliliği Yasa Tasarısı’nın her geçen gün daha da etkisini kaybederek TBMM’de bekletildiğini açıkladı. Protokolu imzalaması halinde 20 milyar dolar yatırım yapması gereken Türkiye imzalamama gerekçesini şu şekilde açıklıyor: ’İklim değişikliğinden etkilenecek gelişmekte olan ülkelerin ihtiyaç ve özel koşullarının dikkate alınması, iklim değişikliğinin önlenmesi için alınacak tedbirlerin etkin ve en az maliyetle yapılması ve bu alandaki politikaların ulusal kalkınma programlarına uygun olması ve ayrıca Avrupa Birliği’ne girmek gibi hususlar öne çıkıyor.’




Yeşiller’den eylem planı




Türkiye Yeşilleri Hareketi, hükümetin geçtiğimiz hafta küresel ısınmaya yönelik açıkladığı eylem planına alternatif acil eylem planı hazırladı. Yeşiller’in hazırladığı iklim değişikliği acil eylem planı politik, önleme ve adaptasyon başlıkları altında, çözüm önerileri sunuyor. Bu önerilerden bazıları şunlar: ’Türkiye Kyoto Protokolü’nü daha fazla gecikmeden imzalamalıdır. Enerjinin verimli kullanılması için acilen sanayi tesislerindeki ve teknolojik standartları belirleyen yasal düzenlemeler yapılmalı. Yeni kömürlü termik santral projeleri derhal iptal edilmeli. Yenilenebilir enerji açısından Türkiye için kısa vadede en ucuz ve en hızlı yapılabilecek yatırım olan rüzgar santralleri için yılda 2 bin MW’a varan hedefler belirlenmelidir. Isınma amaçlı olarak güneş enerjisi, jeotermal enerji ve biyo-kütlenin kullanımı yaygınlaştırılmalıdır. Nükleer enerji projeleri iptal edilmeli. Nükleer santraller ısınmaya dönük olarak sunulamaz. Kuraklık Afet Yasası kapsamına alınmalıdır. Tohum Yasası iptal edilmelidir. Verimli tarım arazilerinde ve ormanlık alanlarda sanayi tesislerinin ve konut alanlarının kurulması önlenmelidir. Ulaşımda motorlu taşıtları terk ederek, toplu ulaşım, raylı sistemler, bisiklet ve yürümeye dayalı hareketliliğe öncelik veren politikalar geliştirilmelidir. Yapılacak bütün ulaşım yatırımlarının demiryollarına ve raylı şehir içi taşımacılığa yapılması sağlanmalıdır.’ İSTANBUL




REC: İklimler değişiyor, ya siz?


Merkezi tarafından hazırlanan, ’İklimler Değişiyor, Ya Siz?’ başlıklı broşürde, son 125 yılda 1 trilyon varil petrol tüketildiği, küresel orman varlığının ise yüzde 15 azaldığı vurgulandı. küresel iklim değişikliğinin geri dönülmez noktalara ulaşmasının engellenebilmesi için hala bir şans olduğu ifade edilen broşürde, BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi ve Kyoto Protokolü’nün bu amaçla kurgulandığı ve uygulandığı belirtildi. Gerçekçi ve kalıcı çözümler için gelişmiş ülkelerin önümüzdeki 10 yıl içinde sera gazı salınımlarını, 1990 yılı düzeyinin en az yüzde 50 altına çekmesi gerektiği vurgulanan broşürde, gelişmekte olan ülkelerin, kalkınma çabalarında gelişmiş ülkelerin yaşadığı hatalardan ders alması gerektiği ifade edildi. Karbondioksit ve diğer sera gazlarının, dünyanın ortalama sıcaklığının yaklaşık 15 derece düzeyinde kalmasını sağladığı belirtilen broşürde, fosil yakıtlarının tüketilmesi, orman alanlarının yok edilmesi sonucunda, 1750 yılından bu yana atmosferdeki karbondioksit birikiminin yüzde 30, metan birikiminin yüzde 150, kükürtdioksit birikiminin ise yüzde 17 oranında arttığı bildirildi. Son yüzyılda küresel sıcaklığın en az yüzde 0.6 oranında arttığı belirtilen açıklamada, önlem alınmazsa 21. yüzyılın sonunda sıcaklık artışının 5 dereceyi geçeceğinin öngörüldüğü kaydedildi. Bu kadar sıcaklık artışının bile dünyanın dengesini bozduğu vurgulanan broşürde, kutuplarda 1970 yılından bu yana eriyen buzul alanının, Türkiye’nin yüzölçümünün 2 katına eşit olduğu vurgulandı.

Atmosferi saran tehlike: Sera gazı

Sera gazları, ısıyı atmosfere hapseden gazlara verilen genel isim. En zararlı sera gazı karbondioksit. Isının evrendeki döngüsü şöyle gerçekleşiyor: Güneş ışınları yeryüzüne gönderdiği enerjiyi yeryüzü aynı miktarda uzaya geri yansıtıyor. Kızılötesi ışınlar atmosfer içinden geçer. Atmosferde yer alan ve çeşitli molekül kümelerinden oluşan koruyucu katman karbondioksit gazını da içermektedir. Bu katman uzaya doğru yansıyan radyasyonu bir süre tutarak, yeryüzünün ısınmasına neden olur. Diğer bir deyişle atmosferdeki karbondioksit tabakası ısının yükselmesini engelleyen bir perde oluştururur. Günümüzdeki tehlike, karbondioksit ve diğer sera gazlarının miktarındaki artışın bu doğal sera etkisini şiddetlendirmesinde yatmakta.

Kyoto Sözleşmesi’nde önlemler

Atmosfere salınan sera gazı miktarı yüzde 5’e çekilecek.
Endüstriden, motorlu taşıtlardan, ısıtmadan kaynaklanan sera gazı miktarını azaltmaya yönelik mevzuat yeniden düzenlenecek.
Daha az enerji ile ısınma, daha az enerji tüketen araçlarla uzun yol alma, daha az enerji tüketen teknoloji sistemlerini endüstriye yerleştirme, ulaşımda, çöp depolamada çevrecilik, temel ilke olacak.
Atmosfere bırakılan metan ve karbondioksit oranının düşürülmesi için alternatif enerji kaynaklarına yönelinecek.
Fosil yakıtlar yerine örneğin, bio-dizel yakıt kullanılacak.
Çimento, demir çelik ve kireç fabrikaları gibi yüksek enerji tüketen işletmelerde atık işlemleri yeniden düzenlenecek.
Termik santrallerde daha az karbon çıkartan sistemler, teknolojiler devreye sokulacak.
Güneş enerjisinin önü açılacak. Nükleer enerjide karbon oranı 0 olduğu için dünyada bu enerji önplana çıkarılacak.
Fazla yakıt tüketenle fazla karbon üretenden daha fazla vergi alınacak.

Uzmandan öneriler

1. Enerji kullanımını azaltın: Standart akkor ampulünüzü tasarruf ampulü ile değiştirin. Yılda 75 kg. karbondioksit tasarrufu sağlayın.

2. Geri dönüşüme katkıda bulunun: Evinizdeki çöpün sadece yarısını dönüştürerek yılda 1200 kg karbondioksit tasarrufu sağlayabilirsiniz. Daha az ambalajlı eşyalar alın.

3. Daha az yakıt tüketen araçları tercih edin. Düzgün şişirilmiş lastiklerle litre başına aldığınız yol yüzde 3 artar. Her 4 litre benzin tasarrufu 10 kg karbondioksiti atmosferden uzak tutar.

4. Araba kullanmadığınız her iki km için 0,75 kg. karbondioksit tasarruf sağlanır.

5. Eskimiş su ısıtıcıları kullanmayın. Termostatınızı 50 dereceden yukarı çıkarmayın.

6. Kapı ve pencerelerinizi hava kaçırmayacak şekilde kapatın.

7. Bir ağaç dikin: 1 ağaç ömrü boyunca 1 ton karbondioksit emer.

8. Daha az sıcak su kullanın: Suyu ısıtmak için çok fazla enerji gerekiyor.

Isıtıcınızı kışın 2 derece azaltın. Böylece yılda 1000 kg karbondioksit tasarruf sağlanır.

www.r10.net küresel ısınmaya hayır seo yarışması da en çok kazanan sizler olursunuz :)